Yemek yemek hakkında ne düşünürsünüz bilmem ama kahvaltının
mutlulukla bir alakası olmalı demiş Cemal Süreya.Hızla işleyen hayatlar
yaşadığımız bu dönemde işe yetişme gibi
nedenlerle sıklıkla ertelediğimiz veya geçiştirdiğimiz bir öğün olan
kahvaltının; hem önemli hem de nasıl bir mutluluk kaynağı olduğu şiirlere konu
olacak kadar aşikardır.
Hem mahrum kaldığım
lezzetlerden tatmak hem de hafta içi kullanmak üzere mutluluk takviyesi yapmak
adına farklı mekanlarda daha önce denemediğim yemekleri de içeren kahvaltılar
yapmayı gerçekten severim.Yemeklerin başka insanlarla paylaşılması hem genel
kültürü arttırdığından hem de hayattan zevk almanın basit ve güzel bir yolu
olduğundan , mümkün olduğunca gezdiğim yerlerden denediğim farklı lezzetleri
arkadaşlarımla paylaşmaşmaktan keyif alırım.
Bu yazıda sizlere anlatacağım yer ve yemekler konusunda
biraz iltimaslı davrandığımı kabul etmeden geçmeyeceğim.Hafta içi yoğun çalışmamın
ödülü olarak düşünüdüğüm kahvaltı için
bir arkadaşımın tavsiyesi ile yöresel çerkes yemekleri yapan bir restaurantı
seçtim.
Sakaryanın sapanca ilçesinde yaptığı çerkes yemekleriyle ve
bu üsüle uygun hazırladığı kahvaltıyla bölgede yerel bir ün kazanan Alaşara
isimli dükkanda aldım soluğu.Burası Abhaz kökenli bir ailenin işletmiş olduğu
bir aile restaurantı aslında.Çerkes yemeklerinin birarada bulunduğu güzel bir
mekan.
Açıkça belirtmeliyim ki bu yazıda anlatmak istediğim esas
fikir yöresel yemekler ve ona ulaşılabilecek mekandır.Yazımda kesinlikle
işletmeyi övmek ya da yermek gibi bi amacım yoktur.
Mekanın güzel yanlarından birisi girer girmez sizi işletmeci
ailenin tamamının karşılıyo olması ve mekanın kendi zevklerine göre düzenlenmiş
olması.Bu nedenle mekan içerisinde yöresel kıyafetlere rastlamakla birlikte
sofra kurulumu ve sofra düzeni günümüz işletmelerinden beklenen tarzda olmuş.Yani geleneklerden gelen yöresel
yemekler günümüz şartlarında günümüz kahvaltı anlayışına ek olarak sunulmakta.
Mekanın güzel bir bahçesi bulunmakta.Güzel havadan
yararlanmak için bahçeye oturan bizleri yanan odundan gelen çıtırtı ve kokunun
karşılamış olması benim için ayrı bir hoş tesadüf oldu.
Kahvaltıyı beklemeye koyulurken ince belli bardaklarda
çaylarımız geldi.Bu arada aynı evdeki kahvaltılarda olduğu gibi çay demlikle
soframıza geldi ve çaylar konulduktan sonra kuzine üzerindeki yerini tekrar
aldı.Hangimiz önceden soba üzerinde demlenen çayları ya da kızartılan ekmekleri
özlememişizdir ki.Küçük bir detay ama eski güzel anılar hatırlattığından
gayette güzel çağrışımlar uyandırdı benim için.
Kahvaltıda güveçte
abaza peyniri,patetes-kabak ve yeşil soğanla yapılan kendi geliştirdikleri
mücver,cevizli acuka,içinde abaza peyniri bulunan kızartılmış hamur,acukayla
tatlandırılmış baharatlı patetes kızartması mekana özgü olarak kahvaltıda
bulunmaktaydı.Bana göre bu ürünler kahvaltı için ne kadar gerekli ve zenginlik
ise ,kahvaltıyla birlikte sunulan biri tel şehriyeli biri havuçlu iki adet meze
de kahvaltı için bir o kadar gereksizdi ve kahvaltının kompozisyonunu
bozmaktaydı .Takdir edersiniz ki hem yöresel olmadıklarından hem de bende iz
bırakmadıklarından onlardan bahsetmeyeceğim.
Bu kadar yemek karın doyurmaya pek tabiki yeterdi ama benim
yeni yemekler deneme ihtiyacımı
köreltmeyeceğinden yöresel yemeklerden ekleme yapmak istedim.
ÇERKES TAVUĞU:Gelelim çoğu insanın çerkes ethemden sonra
çerkesler hakkında bildiği tek şey olan çerkes tavuğuna.Çerkes tavuğu ana madde
olarak tavuk ekmek içi ceviz ve ekmek ile yapılan bir meze aslında.Kahvaltı da
pek yaygın olarak yenmesede denemek açısından ısrarla istedik.Lezzeti gayet iyi
olmakla birlikte kullanılan malzemelerin kalitesine paralel olarak mideyi
rahatsız etmeyecek hafiflikteydi.Kıvam olarak çerkes tavuğunun daha koyu olması
daha az sulu olması gerektiği kanaatinde olsam da ilk kez deneyecek herkes için
çok lezzetli geleceği ve gerek meze olarak gerek bir başlangıç olarak lezzet
hafızasında yer edeceğine eminim.
ABAZA PEYNİRİ:Kahvaltının bana göre en gözde ve en yöresel baş
aktörü güveçte ısıtılan abaza peyniriydi şüphesiz.Anlatıldığına göre abaza
peyniri üretilmesi epey zor bir peynir.üretim sırasından 15 kg sütten 1 kalıp gibi bir
abaza peyniri kalmakta ve 1 kalıp yaklaşık 1-1.5 kg a tekabül etmekte.Adapazarı
civarında çerkes köylerinde üretilmekte olan bu peynirin hem üretimi zor
olmakta hem de yapıldıktan sonra olan lezzet kişiden kişiye göre çok fazla
çeşitlilik göstermekte.
Sofrada Güveçte ısıtılarak yarı erimiş halde sunulan bu
peynir gerçekten kahvaltının yıldızıydı sevilerek yenildi.Kıvamının sert
olmaması,fazla tuzlu olmayışı ve ısıtıldıktan sonra içindeki sütü bir miktar
salmış olması yerken size peynirin gerçekten de sütten yapılmış olduğunu birkez
daha hatırlatıyor.Abaza peynirinin güveçte sunulması güzel bir fikir olmakla
birlikte sunulan diğer yemeklerinde abaza peyniri ihtiva etmesi mekanın
karakteristik lezzetinin bu peynir olduğunu bilinç altıma işlemiş oldu.
HALUJ: Tamamen yöresel yemeklere olan özlemden kaynaklanan
bu tercih bana aynı zamanda bazı yemeklerin
isimleriyle ilgili çerkesler arasında da tam bir kesinlik sağlanamadığını
göstermiş oldu.Mekanın sahibiyle konuşurken aynı isimle farklı yemeklerden
bahsettiğimizi anlamamız biraz zaman aldı.Haluj adıyla sunulan bu yemek bazı
bölgelerde halive, psi-haluj,metaz gibi
farklı şekillerde söylenmekte.Bu anlam kargaşasını bir zenginlik olarak düşünüp
hemen sipariş verdim tabiki.İsimlerdeki farklılığın lezzette de bir yenilik
farklılık olacağını düşünmüş olmalıyım ki benim metaz olarak bildiğim yemek
olarak karşıma çıktı.
Açıklamak gerekirse hamurun içerisine abaza peyniri veya
patates konularak yapılan ve sonrasında suda pişirilerek servis edilen yoğurtla
veya yoğurtsuz olarak sunulabilen gerçekten lezzetli meretler bunlar.Ben
ikisinden de sipariş etmiş bulundum ve ikisininde tadına bakma şansı yakaladım.
Benim için konuyla alakalı olduğundan size kafkasyanın
dağıstan yöresine ait olan hıngal yemeğinden de bahsetmek isterim.Anlattığım
haluj un aksine kıymayla hazırlanması ve insana mantının büyüğünü hatırlatması
en büyük farklarından.Aynen yukarı anlattığım gibi hazırlanışı olan;yani
yuvarlak kesilmiş bir hamur içerisine kıyma konularak hazırlanan ve kendine
özgü bir hamuru kapatma biçimi olan hıngal halihazırda benimde en sevdiğim
yemektir.İçine sıklıkla koyun eti konularak yapılan hıngal yoğurtlu veya
yoğurtsuz olarak tercih edilebilir.Yediğim en güzel hıngallar rahmetli babannem
tarafından yapılmış olmasına karşın eğer sizin canınız çektiyse en yakın kafkas
restaurantta gayet güzel bir muadilini bulabilirsiniz.
Mekanın artıları:Aile restaurantı mantığıyla çalıştığından
kurdukları sıcak ortam,yapılan yöresel yemeklerin güzel bir şekilde
sunulması,abhaza peynirinin yiyeceklerin içinde sıklıkla kullanılması
mekanın eksileri:Ücretin mekanın muadillerine göre daha
pahalı olması,verilen kahvaltı çeşitlerinin değişik olmasına rağmen çeşit
sayısının çok olmaması,Ve tabi ki Yaptıkları yemeklerin gayet lezzetli olmasına
rağmen aynı yemeklerin benim akrabalarım
tarafından daha önceden daha lezzetli bir şekilde yapılmış olmaları:)
Kahvaltı amaçlı başlayan bu yemek belki biraz amacından
sapmış olsada yöresel yemekleri denemek ve tanıtmak açısından gayet faydalı
olduğunu düşünüyorum.Benim için eski bir dostu görmek gibi olan bu gastronomik
ziyaret umarım okuyanlar için de ilginç bir deneyim olur ve amacına ulaşır.
Güzel bir yemeği yemek ne kadar güzel olursa olsun,güzel bir
yemeği sevdiğin insanlarla paylaşmanın verdiği tadın hiçbirşeyden
alınamayacağını hiçbir zaman unutmayın.Herkese mutlu sofralar diliyorum.
Dr.Canberk Mirza
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder